Jale TEBRİZİ ile Özel Röportaj: Azerbaycan Mahpusları Ciddi tehlikededir
Birinci bölüm
Jale TEBRİZİ hanımefendi halen Fransa Paris şehrinde yaşıyor. Uzun yıllardır insan hakları konusunda uluslararası boyutlarda özellikle İran’da gerçekleşen sistematik insan hakları ihlallerin büyük titizlikle takip edip BMT ve uluslararası insan hakları konusunda yetkili kurum ve kuruluşlar gündemine taşıyan saygıdeğer aktivist ve düşünürdür. 2010 yılından günümüze kadar kurucusu olduğu ve başkanlığını yürüttüğü “Erk İnsan Hakları Cemiyetini” özellikle Güney Azerbaycan Türk milli aktivistlerin temel haklarının korunması üzere paha biçilmez faaliyetler yapmış.
Jale TEBRİZİ hanımefendiyle İran’da yaşanan virüs krizinin özellikle siyasi ve inanç mahpuslarına yönelik olası tehlikeler ve İran İslam Cumhuriyetinin davranış biçimleri konulu röportajımız 2 bölümden oluşmaktadır.
Celal Ruşen: Tahminen son iki ayda tüm dünyada olduğu gibi İran’da da korona tipi covid-19 virüsü yayılmaya geniş bir biçimde yayılmaya başladı. İran yönetimi salgının durdurulması ve ya yavaşlatılması konusunda az çok girişimleri oldu, öncelikle sizden bir milli ve önemli insan hakları aktivisti olarak bu konuda değerlendirmenizi sormak istiyorum, yönetimin bu girişimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Jale TEBRİZİ: size ve okurlarınıza selamlarımı ve saygılarımı sunuyorum öncelikle. Kafkassam merkezinin sorumlularına da aynı zamanda ve size teşekkür ediyorum davetinizden dolayı.
Bildiğiniz üzere korona virüsü dünyada yayıldığı gibi İran’da da geniş yayılmıştır, fakat İran’da bununla ilgili haberleri boykot ederek gizlediler. Bilindiği üzere seçimler söz konusu idi. Seçimler yapılabilsin ve engellenmesin diye bu konuyla ilgili vakaları ve ölümler saklandı fakat hastaneler dolup taşıyor ve ölümler gerçekleşiyordu. Bunun üzerine iş zıvanadan çıktı. İslami rejim kontrol edemedi, sağlık bakanı yalan söyledi, cumhurbaşkanı Ruhani yalan söyledi. Şimdide yönetimin resmi açıklamalarının aksine vaka ve ölüm sayısı çok daha yüksektir. Verdikleri sayılar kesinlikle doğru değil. İran konusunda uluslararası veriler çok daha ölümlerin ve vakaların öldüğünü gösteriyor.
Bir taraftan da biliyorsunuz orada sağlık imkanları oldukça kısıtlıdır. Yardımda bulunmak isteyen devletlerin önerisi de İran yönetimi tarafından reddedildi. Aynı zamanda sınır tanımayan hekimler İran’a İsfahan şehrine gitmişlerdi orada Yardım için bulunuyorlardı, onları bile 24 saat içinde sınır dışı ederek faaliyetlerine izin verilmedi. Dünya Sağlık Örgütünün tahsis ettiği tıbbi yardımlar pazarlarda satıldı. Bunun içinde insan hakları savunucusu gruplar Dünya Sağlık örgütünde kendilerinin bu tıbbi yardımları İran hastanelerine ulaştırmaları yönünde ricada ve istekte bulundular. Gelinen nokta İran yönetimi ekonomik durumların daha da kötüleşmesinden endişe ederek insanlara sokağa çıkmaları yönünde izin veriyor. İşbaşı yapmalarını istiyor. Bugün bile bir haber okudum bildiğiniz üzere birkaç gün sonra Şii mezhebinin 12. imamı olan Mehdi’nin doğum günüdür, bugün İran’da Bayram gibi kutlanmaktadır, geniş bir biçimde halktan dua etmeleri isteniyor. Aynı zamanda dışarı çıkmak için hiçbir kısıtlamanın olmadığından dolayı da salgının daha da yayılmasından endişeliyiz.
Celal RUŞEN: bu salgın hedefinde bütün kesimler var elbette fakat özellikle bir kesim var ki daha da tehlike altındadır, sizin de yakın en doğrudan Bu konuyla ilgilendiğinizi üstünde çalıştığımızı biliyoruz, O da İran hapishanelerinde olan mahpuslardır. çeşitli sayılar bu konuda son dönemde Birleşmiş Milletler insan hakları komisyonunun raportoru 176000 ahpusun İran hapishanelerinde olduğunu söyledi, Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, sizin elinizde bu konu ile ilgili bir veri var mı acaba?
Jale REBRİZİ: İnsan hakları Komisyonu tarafından söylenen bu sayılar İran devletinin ibraz ettiği verilerdir. Corona virüsü konusunda İran’ın verdiği sayılar kesinlikle yanlış ve gerçeklikten uzaktır diye düşünüyorum. İran hapishanelerinde olan Mahpus sayısı çok daha fazladır. İran yargı sözcüsünün söylediklerine Esasen, 260.000 Mahpus var, 100.000 mahpusa izin verilmiş, 10.000 Mahpus ise affedilmiş diyor. Önemli bir konu daha var ona değinmek istiyorum, hapishanelerde sadece hüküm giyenlerin sayısını veriyorlar, hüküm giymemiş fakat tutuklu olanların, mahkeme bekleyenlerin, aynı zamanda Devrim Muhafızları istihbaratının nezarethanelerinde olanlar ve ya İstihbarat Bakanlığının hapishanelerinde olanların sayısı belli değil. Bu tutuklular o verilen sayılara dahil değildir. Sonuç olarak gerçek sayının söylenen resmi sayının çok daha üstünde olduğunu eminlikle söyleyebilirim. Şunu da belirtmek isterim Birleşmiş Milletlerin verileri devletin verileri ile aynıdır. Rejim ise hiçbir zaman doğru verileri söylemiyor ve saklıyor. Örnek olarak şimdiye kadar Birleşmiş Milletlerin birçok kez İran devletinden ülkede azınlıklar konusunda doğru veriler ve bilgiler istemesine rağmen, hiçbir zaman bu konuda veriler ve sayılar vermemiştir.
Celal RUŞEN: Bu arada İran hapis hapishanelerinde siyasi ve inanç mahpusların özellikle bu konuda can tehlikesi söz konusudur. son 2 ayda sizin gibi insan hakları aktivistlerin girişimleri ve çalışmaları sonucu bu tehlikenin çok ciddi boyutlarda olduğunu herkes fark etti. İran İslam Cumhuriyeti tarafında özellikle siyasi mahpuslara yönelik bu kovid-19 virüsü ortaya çıktıktan sonra bu tehlikenin boyutları nelerdir? özellikle Güney Azerbaycan Türk siyasi aktivistleri konusunda bu tehlikeler hangi boyutlardadır?
Jale TEBRİZİ: Bildiğiniz üzere milli hareketimizin üyeleri şimdi çeşitli hapishanelerdeler, Evin hapishanesi, Tahran, Racai Şehir, Karej, Tebriz, Zengan, Marağa, Ahar ve…, korona virüsünün Hapishanelerde bulaşma risk oranı ve vakalar o kadar yüksek ki son olarak isyanlara neden oldu. Şimdi hapiste olan siyasi ve milli Mahpuslarımız bu salgın nedeniyle çok ciddi risk altındadır. İran yargı başkanı Raisi mahpusların izine tabi tutulması konusunda bir bildiri yayınladı, fakat bu bildiride izinden yararlanabilen mahpuslar sadece mali suçlardan dolayı Hüküm giymiş mahpusları kapsamaktadır. Siyasi ve güvenlik mahpusları kapsamamaktadır. Bu arada Güvenlik mahpusları dediğimizde İran rejiminin kendisine tehlike gördüğü mahpuslardan söz ediyoruz. Bu bildiride birde 5 yıl gibi bir şart konulmuştur. 5 yıldan az hapse mahkum olanlar sadece bu izinden yararlanabilecekler diye şart koşuldu. Bildiğiniz üzere Hamenei de bu bildiriyi teyit etti. Ona da döneceğiz. Söylemek gerekir ki bu bildiri son derece adaletsiz ve ayrımcı ve eşitsizlik ilkesini ihlal eden bir biçimde hazırlanmıştır. Mahpusların arasında özellikle bu dönemde ayrımcılık yapamazsınız. Bu bildiri siyasi mahpusları göz ardı etmiş bundan dolayı insan hakları konusunda tüm kurumlar birleşerek birleşmiş milletlere itiraz etti, BMT’nin İran konusunda İnsan hakları komisyonu özel röportörüne yazdılar. Bizde kendi kurumumuz çerçevesinde Erk ceniyeti(kurum) olarak başka Azerbaycan milli ativistlerle birlikte dünya sağlık örgününe ve BMT’nin yüksek komiserine ve aynı zamanda İnsan hakları özel röportörüne ve uluslararası af örgütüne itirazlarımızı bildirdik ve teslim ettik. Bu itirazlarımızda esas isteğimiz mahpuslarımızın en kısa sürede serbest bırakılmasıydı. Bildiğiniz üzere Milli hareket olarak birçok hapiste olan aktivistlerimiz bulunmaktadır, onların durumlarıyla ilgili son derece endişeliyiz, Abbas LİSANİ, Latif HASANİ, Tohid EMİNİ, SAFABAKHŞ, FARŞİ hapiste olan mahpuslarımızdan sadece bir kaçıdır.
Şimdi Evin hapishanesinde korona virüs görülmüş ve karantinaya alınmış durumda. Tohid EMİNİ, Kazem SAFABAKHŞ ve FARŞİ Evin hapishanesindeler. Tohid Evin hapishanesinin 4 numaralı koğuşundadır yani virüsün bulaştığı koğuşta tutuluyor. Tohid beyin ailesi izin ve serbest kalması için hapishane yetkililerine müracaat ettiklerinde kendilerine “henüz korona virüse yakalanmamış ki bırakalım”. Ya da Latif HASANİ’den hiçbir haberimiz yoktur. Abbas LİSANİ zaten Kronik hastalıktan muzdariptir ve daha da tehelike altındadır, olası her hangi bir tehlikede sorumluluğu İran rejimine aittir. Alireza FARŞİ de aynı durumda. Tebriz’den ABDOLMOHAMMAD ZADE, HAMRE hanım Evin hapishanesinde ve Mojgan SİYAMİ Erdebil şehrinde tutuluyor ve birçok mahpuslarımız beklemekteler. Aileler rejim tarafından tehdit oluyorlar; insan hakları savunucuları tehdit oluyorlar. Şimdiye kadar 5 yıl altında hüküm giymiş bazı mahpuslara izin verilmiş fakat isteğimiz özellikle bu kriz döneminde hepsinin serbest kalmasıdır.
Celal RUŞEN: Hanımefendi bir az önce başkanlığını yürüttüğünüz Erk insan hakları cemiyetinin ve başka kuruluşların BMT’nin insan hakları komisyonuna müracaatından söz ettiniz, bu müracaatlar sonuç verdimi? Olumlu ise nasıl sonuçlanmış?
Jale TEBRİZİ: kesinlikle olumlu sonucu verdi. BMT’nin insan hakları komisyonunun özel röportörü BMT insan hakları şurasının mart ayında geçirilen 43. oturumunda resmi itiraz bildirisini sundu. Bu itiraz bildirisi o oturumda hazır bulunan devletlerin elçilerinin karşısında okundu ve bu doğrultuda mahpusların serbest kalmaları yönünde istekte bulunuldu. BMT sözcüsü özel bir bildiri yayınladı ve İran rejiminden aynı isteklerde bulundu. Mart ayının 25. gününde de BASHRA hanım bir bildiri yayınladı ve özellikle İran’a yönelik “bir faciadan önce mahpusları serbest bırakmaya mecbursunuz” diye açıkladı.
İran içinde sağlık şartları bu denli vahim durumlardayken hapishanelerin hangi şartlarda olduğunu tahmin etmek çokta zor değil. Şahsım birkaç defa dünya sağlık örgütü yetkilileriyle görüştüm ve özellikle bir az önce söylediğim 4. Koğuşun durumuyla ilgili bilgi vererek İran’da bu konuyu araştırmalarını istedim. Sağlık örgütü birkaç defa İran’a tıbbi malzemeler götürürken hapishanelerin ve özellikle 4. Koğuşu konusunda bilgi almak ve ziyaret etmek istemişler fakat ne ziyarete izin verilmiş ve ne de hiçbir bilgi verilmiştir. Dünya sağlık örgütü yetkilileri de İran’dan döndükten sonra bu konu üzerine açıklamalar yaptılar ve İran’ın durumunun hiç iyi olmadığının altını çizdiler.
Ardı var…
Röportajı yapan ve düzenleyen:
Celal RUŞEN
Kafkkassam- Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi
İran Masası