Azerbaycan Demokratik Birliği’nin 25 Kasım Uluslararası Dayanışma ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü münasebetiyle açıklaması!
Dünyanın birçok ülkesinde biz kadınlar çeşitli şiddet türlerine maruz kalıyoruz. Kadınların eğitimden mahrum bırakılıp evlerine mahkum edildiği, ekonomik faaliyetlerinin birçok yasal ve geleneksel engelle sınırlandığı, çalışma hayatlarında bin bir adaletsizlik ve ayrımcılıkla karşılaştığı bir dönemde toplumun en fakir kesimidir.
Kadına yönelik olağan üzücü hikayeler, geleneksel varsayımlar ve toplumun ve devletin kayıtsızlığıyla büyüyor. Şiddet sadece vücuda zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda kadınların özsaygılarını, yanlış davranışlara ve adalete direnme arzularını da zayıflatır veya yok eder. Kadına yönelik şiddet ekonomik, politik ve ulusal veya etnik sorunların da etkisiyle dünya çapında artıyor. Bugün dünyadaki kadınların yarısı kocaları tarafından şiddete maruz kalıyor. Savaşlarımız, işlerimiz, şiddetli resesyonlarımız ve yoksulluğumuz kadınları şiddete götürüyor.
Çok eski zamanlardan beri, bir kadın bedeni, her savaşın gerçekleştiği “savaş ülkesi” olmuştur. Biz kadınlar anlamsız savaşlarda öldürülüyor, kocalarımız ve çocuklarımız öldürülüyor, tarihi kaderimiz haline gelen tecavüzlere maruz kalıyoruz.
Öte yandan, erkekler savaş alanlarına itildiğinde, boş pozisyonlar ucuz kadın emeği ile dolar. Sömürü, savaşın neden olduğu açlık ve yoksulluğa dayandı! Sömürü, işsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik mekanizmaları levels inanılmaz düzeylerde aile içi şiddete, deliliğe, intihara, cinsel tacize, fuhuşa ve hırsızlığa yol açmıştır. İslami muhafazakârlığa ek olarak, geçen yıl yaşanan çatışmalar da kadınlar üzerindeki siyasi ve sosyal baskıyı artırdı.
Diğer yandan; Medyada namus cinayetleri, karı koca dövüler ve işkence resimlerle yer alıyor. İstismara uğramış kadının ne yaptığı, ne söylediği veya giyindiği tartışılıyor. Fiziksel, sözlü ve cinsel şiddete maruz kalan kadınların bunu hak edip etmediği tartışılıyor. Mağdurlar suçlanıyor, suçlular “mağdur” olarak tanımlanıyor. Şiddet, dini-geleneksel önyargılar, cinsiyet politikaları ve yasalarla meşrulaştırılır.
Korona salgınının başlangıcından bu yana yaklaşık bir yıl geçti ve bu süre zarfında karantina ve Korona’nın neden olduğu ekonomik sorunlar nedeniyle daha da şiddetlenen ve tutuklanan kadınlar oldu.
İslam Cumhuriyeti’nin devrilmesini, bu talepleri demokratik ve laik bir hükümette yerine getirmeye çağırıyoruz:
– Devlet kadına yönelik tüm şiddet eylemlerini açıkça kınamalı,
-Şiddete maruz kalan kadınlar için sığınma evi sayısını artırmak, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve hukuki yardım sağlamak,
-Cinsiyet ayrımcı politika, yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldırmak, kadın örgütleri ile pratik ve eğitici projeler gerçekleştirmek,
-Genel olarak kadınlara ve çocuklara yönelik aile içi şiddeti ve şiddeti önlemek için ebeveynleri eğitmek için kampanya ve programlar başlatmak,
-Kadınların ekonomik özgürlüğü, sosyal güvenliği, anadilde parasız eğitim ve parasız sağlık hakkının önündeki engellerin kaldırılması,
– Yayınlarda kendi öz denetim mekanizması kurularak kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin teşvik edilmesi kaldırılmalıdır.
– Evde, sokakta, işyerinde, gözaltı ve hapis cezalarında kadına yönelik şiddet faillerinin yargılanması ve önleyici yasal tedbirler!
Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye durdurun!
Evde, işte, sokakta cinsel şiddeti durdurun!
Azerbaycan Demokratik Birliği – Birlik
21 Kasım 2020